Arlen Faber'ın Cevapları

Yazar: Platypus

ARLEN FABER
Yönetmen : John Hindman
Senaryo:
John Hindman
Tür:
Komedi, romatik
Yapım Yeri/Tarihi/ Dili: Amerika/2009/ İngilizce
Süre: 95 dakika
Oyuncular :
Jeff Daniels, Lauren Graham, Lou Taylor Pucci, Max Antisell
Konu Özeti :
Herkes Arlen Faber'la, yani "Ben ve Tanrı" isimli best-seller'ın dünyaca ünlü yazarı ile tanışmak istiyor, ama tuhaf ve içine kapanık Arlen sadece yalnız kalmak istiyor - ve son zamana kadar da kimliğini gizlemeyi başarmış. Ama sorunlu kitapçı Kris Lucas'ın onun kim olduğunu keşfetmesi ve kitaplarla soruları takas etmeye başlaması ve Arlen'in sırt problemleri sonunda fizyoerapist ve bekar anne Elizabeth'le tanışması Arlen'in yalnız hayatını kökten değiştiriyor. Arlen yeni arkadaşlarıyla ilişkisini güçlendirirken bir yandan da kendi geçmişiyle hesaplaşmaya ve tüm cevaplara sahip olmadığına çevresini inandırmaya çalışıyor.
IMDB notu:
7.3
IMDB linki :http://www.imdb.com/title/tt1187041/



Arlen Faber, "Ben ve Tanrı" isimli kitabını yayınlayışının üstünden 20 yıl geçmiş. Herkes onu tanıyor, kitapları tüm dünyada okunmuş, hatta okunmakla da kalmamış. Onun yazdığı kitabın üstüne yazılmış kitaplar bestseller oluyorlar. Kitapçılarda "Ben ve Tanrı" üzerine yazılan kitaplar için özel raflar ayrılıyor.

Peki Arlen Faber ne yapıyor? Nasıl yaşıyor? Ve en önemlisi Tanrı onunla hala konuşuyor mu?


Arlen herkesin kendisine koşup soru sormasından bıktığı ve aslında bu sorulara verecek cevabı da olmadığı için kendini evine kapatmış bir karakter. Kitabını yazdıktan sonra insanlardan tamamen uzaklaşan Arlen'i hayata döndüren şey ise sırt ağrısı!


Sırtı yüzünden gittiği fizyoterapist Elizabeth, Elizebeth'in oğlu Alex ve beğenmediği kitapları geri vermesi karşılığında her gün ona bir soru soracak olan Kris sayesinde kabuğundan yavaş yavaş çıkıyor Arlen.


Arkanıza yaslanın, çayınızı koyun ve bırakın Arlen'in dünyası sorularınıza yavaş yavaş cevap versin. Bu zekice işlenmiş komedi-drama sizi sadece gülümsetmekle kalmayacak içinize sevgi ve huzur dolduracak. Jeff Daniels, Lauren Graham ve Lou Taylor Pucci'nin doğallıkları da ağzınızda hoş bir tat bırakacak.


Kesinlikle kaçırılmaması gereken, hatta arşivlenmesi gereken bir film. 10 üzerinden 10.

İyi seyirler.

Son Oyun


Yazar: Platypus

SON OYUN
Yönetmen : Mimi Leder
Senaryo:
Ted Humprey
Tür:
Macera, polisiye, komedi
Yapım Yeri/Tarihi/ Dili: Amerika-Almanya /2009/ İngilizce
Süre: 104 dakika
Oyuncular :
Morgan Freeman, Antonio Banderas,Radha Mitchell, Rade Serbedzija, Robert Forster
Konu Özeti :
Keith Ripley, usta bir soyguncudur. Hırsızlığı kurallarına uygun olarak yapıyordur. Polisle iş birliği yapmaz, teslim olmaz, ortağını korur. Ripley'in son ortağı da bu kuralları bozduğu için ölmüştür. Jack Gabriel ise New York'ta becerikli bir sokak hırsızıdır. Keith bir gün Jack'in kendisinin de peşinde olduğu bir mücevher satıcısını soyarken gördüğünde yeni ortağını bulduğunu anlar. Birlikte büyük ve tehlikeli bir soygun yapacaklardır. Böylece Keith eski ortağının Rus mafyasına olan borcunu ödeyecek ve vaftiz kızı Alex'in hayatını kurtaracaktır.
Bu plan hazırlanırken Keith istemese de Alex ve Jack yakınlaşırlar. Fakat iş bundan daha da karmaşık bir hal alacaktır; birisi hırsızlığın kuralını bozmuştur
.
IMDB notu:
6.0
IMDB linki :
http://www.imdb.com/title/tt1112782/


"Morgan Freeman ve hırsız-polis filmi, zevkli olabilir." Bu filmin başına oturduğumdaki düşüncelerim bunlardı.

Filmin konusu son derece sıradan: Tecrübeli hırsız Ripley (Morgan Freeman) yanına son büyük vurgunu yapmak için ortak aramaktadır. Metrodaki bir silahlı soygun sırasında adamını bulduğunu anlar : Gabriel (Antonio Banderas).


Filmin ilk yarısı, diyalogların bayatlığı ve Banderas'ın berbat oyunculuğu nedeniyle esneyerek geçiyor. Hatta bilgisayarda izlediğim için çok şanslı hissettim kendimi, çünkü sinemada ileri alma tuşu yok. Filmin en güzel kısmı öyle sanıyorum ki kurgunun beklenmedik dönüşler yapmaya başladığı son yirmi dakika kadarlık bölüm.


Morgan Freeman konusunda hiç söze gerek yok, en bayat Hollywood filmlerinde bile oyunculuk kalitesini koruyor. Robert Forster da benim aklımda Jackie Brown'daki Max Cherry karakteriyle yer etmişti, bu filmi aklımdan çıkarıp onu yine Max olarak hatırlamak istiyorum.

Filmde beni Banderas'tan daha da irrite eden, Gabriel'in tek olduğu yada Alex (Radha Mitcell) ile olduğu sahnelerde çalan İspanyol melodileriydi (ama bana nedense Yunan melodilerini anımsattı). Rus disko müziği deyince yönetmenin aklına sadece Tatu'nun geldiğini anladık. Tabii bir de benim bile Rus olmadıklarını anladığım Ruslarımız vardı filmde. Bu kadar çok Rusça konuşturacaklar madem neden gerçek bir Rus seçmemişler diye düşünmeden edemedim.

Kısacası Son Oyun, orta tempo bir aksiyon, alakasız müzikler, karizmatik hırsız - aptal polis ve hafif erotizmi yakışıklı aktörler ve güzel aktrisler ile sunan tipik bir Hollywood filmi. Canınınız çok sıkıldıysa ve şöyle atıştırmalık bir film arıyorsanız hoşunuza gidebilir. Ama benim gibi Morgan Freeman hayranlığından dolayı filme atlıyorsanız hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz (Yine de Freeman'ı rusça konuşurken duymak da ayrı bir zevkli oluyormuş!).


Kendi değerlendirmemle film 10 üzerinden 3 diyorum.

İyi seyirler.

Sherlock Holmes'a bir de buradan bakın!

Yazar: Platypus

WITHOUT A CLUE (İPUCUSUZ)
Yönetmen :Tim Eberhardt
Senaryo:
Gary Murphy, Larry Strawther
Tür:
Macera, polisiye, komedi, suç
Yapım Yeri/Tarihi/ Dili: İngiltere /1988/ İngilizce
Süre: 102 dakika
Oyuncular :
Michael Caine, Sir Ben Kingsley, Jeffrey Jones, Lysette Anthony, Paul Freeman
Konu Özeti :
Sherlock Holmes her zamanki ibi büyüleyici, ama bu sefer bir farkla : Dr. Watson bütün işlerin arkasındaki beyin! Watson Holmes'un günlüklerini yazan, öykülerini bize anlatan karakter diye biliniyor, ama aslında çok daha fazlası var. Gün gelip Reginald Kincaid, yani Holmes'u oynaması için Watson'ın tuttuğu aktörün şişkin egosu, alkolikliği, kumar ve kadın düşkünlüğü artık çekilmez hale geldiğinde, Watson ondan kurtulmaya karar veriyor ama aynı zamanda da herkesin Holmes yalanına inandığını ve kimsenin kendisini Suç Doktoru olarak kabul etmeye henüz hazır olmadığını farkediyor. Ve ne yazık ki suçlular da hiç zaman kaybetmiyor.

Tanıdık kahramanlara sıradışı, orjinal ve leziz bir yaklaşım arıyorsanız, birebir.
IMDB notu:
6.8
IMDB linki : http://us.imdb.com/title/tt0096454/


Sherlock Holmes herhalde şimdiye kadar ki polisiye karakterlerin arasında en bilineni. Sir Arthur Conan Doyle'un oluşturduğu bu karakter, polisiye türünün halk arasında yayılmasını sağlayan ilk karakterlerden. Ve elbette olmazsa olmaz, Dr. Watson. Holmes'un çözdüğü polisiye olayları anlatan kişi, Holmes'un en yakın arkadaşı ve asistanı.

Hemen hemen bütün Holmes öykülerinde Watson, Holmes'un müthiş gözlem ve analiz yeteneğinin, zekasının gölgesinde kalır. Oysa kendisi de hiç de vasat biri değildir, zaten hali hazırda bir tıp doktorudur ve son derece zeki bir insan olduğu da her öyküde belli olur.

Peki ya Holmes gerçekten Holmes değilse, aslında sadece Watson'ın oynattığı bir kuklaysa?

Without A Clue (İpucusuz) Holmes öykülerinin çok farklı bir uyarlaması. Dr. John Watson (Sir Ben Kingsley) bu filmde gerçek gözlem ve analiz kabiliyetine sahip karakter ama doktor olduğu için kimse kendisine inanmayınca o da bir aktör tutuyor (Michael Caine) ve Sherlock Holmes'u yaratıyor. Yani Sherlock Holmes, aslında Watson'ın yerine oynattığı bir aktörden, hayali bir kahramandan başka bir şey değil.

1988 yapımı bu film, fazla söze gerek bırakmıyor, şu ana kadar izlediğim en zeki, en ince ve en eğlenceli Sherlock Holmes uyarlaması. Caine ve Kingsley gibi devlerinde leziz oyunculuklarının payı çok büyük elbette. Mutlaka izleyin, hatta arşivleyin. Uzun süredir vermediğim notu vererek 10 üzerinden 10 diyorum.

İyi seyirler.

Hayallerin Pesinde

Yazar: Cansuyu

Dikkat dikkat, eger cok akilciysaniz yikilabilirsiniz! Filmin repliklerine cok takilmadan izlerim "gidemedim de kalamadim da" gibi beylik sözler bana koymaz diyorsaniz buyrun izleyin!

Bugün is arkadasim bir soruyla bana geldi. Kendisi filozofi okuyor. Adamin biri "akilci yasayanlar dünyanin mutlu insanlaridir" demis. Sarah'in bulmasi gereken ise bunun tersi icin gerekceler olunca biz bir tartismaya girdik. Aslinda ben tartismanin etkisiz elemaniydim, anladigim kadari dahi gerekcesiz kalmaya yettigi icin dinledim durdum. Ama aksam eve geldigimde bu filmin karsima cikacagini bilmiyordum.

Hayalperest olmayi birakanlardansaniz bu film ile depresyona girebilirsiniz, ama yilmayin izleyin bence. Hayati arzularina göre hayalleri esliginde sekillendirenler varsa arkalarina yaslansinlar ve play tusuna bassinlar lütfen:)

Benden bu kadar, izleyin ve yorumlayin lütfen. Bakalim sizce filmde kim hakli ve bakalim size göre akilci insanlari öven amca dogru mu söylüyor?

Coraline

Yazar: Cansuyu

Eveeeet diger bir cocukk filmiyle yine burdayim. Simdi olay su ki, ben cocukken sabahin bir erken saati kalkip televizyonun basina gecerdim ve fakat ne yazik ki yine de saat ondan önce kalkamaz, o güzelim cizgi filmlerin cogunu kacirirdim. Cocuklugumun cocuk programlari uykuculugum yüzünden elimden ucup gidince yardimima günümüzün animasyon filmleri yetisti:)

Coraline daha cok anne babalara ders veriyor, verirken cocuklarin da kulaklarini cekmeden etmiyor. Birine cocuklariniza daha özenli ve sevgi dolu davranin derken, cocuklara da ana babadan baska yar da diyar da olmaz diyor, anne babanizin kiymetini bilin oturun asagi diyor.
Bu cok aciklayici senaryo özetinden sonra bir konuda sizi uyariyorum: eger gözlerinize dügme dikmeye dikmeye calisan sevdikleriniz olursa hemen oradan topuklayin, onlar cakma olanlari. Bu da kulaginiza küpe olarak kalsin e mi?

Cok cok aciklayici yazimizin sonunda filmin koca bir evde gectigini ve aradaki kapiyla diger dünyaya gecen Coraline orada anne babasinin tipkisi varliklarla karsilasir. Fakat bu insanlar öz anne babasindan daha eglenceli ve ilgili tiplerdir. Anne güzel yemekler yapar, baba piyano calip dans eder ve onlarla gecen zaman gercek yasamindan daha güzel gecmektedir. Ikinci dünyadaki bu insanlar sonsuza kadar onlarla kalmasini Coraline'den isteyince birden tüm güzellikler kaybolacaktir!

Yaratici ve keyifli bir saat gecirten filmin ayrintilari ilgi cekici. Zaten cizim dünyasi bilgisayarla birlesince ortaya inanilmaz bir dünya cikti. Iyi seyirler!!!

The Secret of Moonacre

Yazar: Cansuyu

Sizinde icinizde cocuk kalmis, cocuklugunuzda o güzelim filmlere doyamamissaniz böyle gerceküstü filmleri kacirmazsiniz. Dedimse o kadar da heyecanlanmayin, cok muhtesem bir film degil bu. Hiiim söyle bir kahvaltinin yaninda fena gitmeyecek olanlardan, bu sekilde filmin icindeki ormanda kaybolabilirsiniz. Ben sarayin ahcisi olan cüceye bayildim, cok neseli bir tip. Hoop kayboluyor, hop geliyor, bir oraya bir buraya dönüp duruyor gülerekten. Hele cocuklariniz varsa onlarla izleyin mutlaka. Benim yegenlerim yanimda olsaydi onlarla bir kere daha oturup izlerdim. Onlarla yine izleyecbilecegim bir diger film de buz devri, o kaplana benim büyük yegnim Miray hayran. O cikinca pür dikkat ekranda oluyor gözleri, onun bütün esprilerini ezbere biliyordu bir zamanlar.
Neyse konuyu dagitmayalim da hadi gidin su sirri bulun gelin, aman ha dikkatli olun ormanca cok dolanmayin,, denize düsmeyin ;)

Koyu Laci, Siyaha Yakin




Yazar: Cansuyu
Canim sıkılıyordu, karnim da acikmaya baslayinca bir film secip yemegimi keyife dönüstürmeye karar verdim. Avrupa filmleri her zaman ilk tercihimdir, hele de böyle cekici bir ismi varsa: Koyu Laci, Siyaha Yakin!

Filmde yerinde olmayi istemedigim kisi Paula mi yoksa Jorge mi tam karar veremedim ama ilginc olan ikisinin arasindaki iliski. Paula aslinda Jorge'in abisinin sevgilisi ve en büyük arzusu da hamile kalmak. Böylece bebegi olunca, bulundugu pis hapishaneden kosullari daha iyi bir bakimevine gönderilecek. Abisinin cocugunun olmadigi ögrenilince ise isler harbiden karisiyor ve Jorge burada devreye giriyor. Bizim dogu taraflarindaki koca ölünce onun kardesi ile evlenme olayina benziyor, fakat bu durumda kardes hala yasadigi icin durum yine de bize ters;) Ben isin icinden cikamadim ve fakat ispanyol senaristi tebrik ederim, kirk yil düsünsem aklima gelmeyecek bir konuyu sinemaya tasimis. Icinde ne kadar duygu var, ne derece romantik izleyin görün benden bu kadar tüyo yeter derim ben;)

Ben kacar, size iyi seyirler!!!

Eyyvah Eyvah

Haftanın Videosu

Milyoner'in Oscarlı şarkısının tamamı ve film oyuncuları.

İzleyiciler

X-Men Origins : Wolverine

Wolverine'in Doğuşu -2
(26/5/2009, Yazan: Platypus) Yorum Gönder
Türkçe Altyazılı Fragman

Hayallerin Peşinde

Hayallerin Peşinde
(15/6/2009, Yazan: Cansuyu) Yorum Gönder
Türkçe Altyazılı Fragman

Baader Meinhof Kompleksi

(Der Baader Meinhof Kompleks)
En İyi Yabancı Film dalında 2009 Oscar Adayı.
(Yönetmen: Uli Edel; Oyuncular: Moritz Bleibtreu, Martina Gedeck, Johanna Wokalek. Almanya/2008 Dil: Almanca,)

Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi

Zamanı Tersine Yaşamak
(3/2/2009, Yazan: Platypus) Yorum Gönder
Türkçe Altyazılı Fragman